Vira köfteleri kızartırken mutfağa bir adam girdi. – Vira, konuşmamız lazım, – diye kararlılıkla söyledi İbrahim. – Konuş o zaman, – diye cevap verdi kadın.

newskey24.com 1 tydzień temu

Ayşe köfteleri tavada kızartırken mutfağa eşi girdi. „Ayşe, konuşmamız lazım,” dedi kararlı bir sesle Mehmet. „Konuş o zaman,” diye cevap verdi kadın, gözlerini tavadan ayırmadan.

„Oturup ciddi ciddi dinleyemez misin?” diye sabırsızlıkla ekledi Mehmet. „Vaktim yok, köfteler yanacak,” diye karşılık verdi Ayşe. „Ne diyeceksen söyle artık!”

„Ben” Mehmet tereddüt etti, kelimeleri zorlukla seçerek. „Başka bir kadınla tanıştım Seni terk ediyorum!”

„Tebrik ederim. Çok sevindim senin adına!” diye sakince cevapladı Ayşe.

„Nasıl yani tebrik? Nasıl sevindin?” diye şaşkınlıkla baktı eşine. Ama Mehmetin aklına bile gelmezdi, o anda Ayşenin aklından neler geçtiğini

***

„Dürüst olmak gerekirse” diye duraksadı arkadaşı, fazla bir şey söyleyecekmiş gibi endişelenerek. „Hâlâ anlamıyorum, nasıl böyle bir şeye cesaret ettin? Bu her şeyin sınırını aşıyor, Ayşe!”

„Ne sınırını? İyinin mi, kötünün mü?”

„Yani, biliyorsun, nasıl baktığına bağlı.”

„Nasıl bakarsan bak,” diye gülümsedi Ayşe. „Önemli olan sonuç. Benim sonucum harika. İstediğimi elde ettim!”

„Yine de,” diye suratını astı komşusu. „Olumsuz sonuçlar mutlaka çıkacak”

„Karga gibi ötme şimdi!” diye çıkıştı Ayşe. „O zaman geldiğinde çözeriz. Şimdi benim sevinç ve zafer zamanım! Keyfimi bozma!”

Komşusu alınmış bir şekilde omuz silkti ve pencereden dışarı bakıyormuş gibi yaptı.

***

Her şey o akşam başladı, Mehmet işten dönüp sıkıntılı bir ifadeyle,

„Konuşmamız lazım” dediğinde.

Ayşe içine kapanıverdi. Bekliyordu bunu. Ve nihayet başlamıştı.

„Konuş o zaman,” diyerek köfteleri çevirdi.

„Oturup dinlemez misin?” diye sabırsızlandı Mehmet. „Sırtınla mı konuşayım?”

„Oturmaya vaktim yok, canım,” dedi Ayşe sakince. „Birazdan Efe beni arar, 'Anne şu, anne bu’ diye başlar. Hadi vakit kaybetmeyelim. Ne diyeceksen söyle.”

„Ben” Mehmet kelimeleri toparlamaya çalışarak, „Başka bir kadınla tanıştım”

„Ee?” Ayşe dönüp bakmadı bile. „Devam et.”

„Ocağı kapat şunu!” diye bağırdı Mehmet dayanamayarak. „Duyuyor musun beni? Başka bir kadını seviyorum!”

„Duyuyorum,” dedi Ayşe sonunda dönerek. „Tebrik ederim.”

„Ne?!” Mehmetin şaşkınlığı sonsuzdu. Gözyaşı beklerken bu ilgisizlik ağır gelmişti.

„Yavaş ol, çocukları korkutacaksın,” diye sakince devam etti Ayşe.

„Biliyor muydun?” diye soluğu kesildi Mehmetin.

„Hayır, bilmiyordum. Ama tahmin ediyordum.”

„Tahmin mi ediyordun?”

„Tabii. Sen tahmin etmez miydin ben işten saatlerce geç kalıp, telefonumu sürekli saklasam? Saçma bir bahane bulup başka odaya geçsem? Mehmet, herkes hisseder, seviliyor mu yoksa terk mi ediliyor diye.”

„Madem anladın, neden susup hiçbir şey söylemedin?”

„Bilirsin işte,” diye kurnazca gülümsedi Ayşe. „Evlenme teklifini sen yaptın. Aileyi bozma görevi de sana kalsın.”

„Neden böyle yapıyorsun?”

„Nasıl yapayım? Sadece eğlence olsun diye gizlice takılsaydın, yine saklardın. Ama bu konuşmayı başlattığına göre kararını vermişsin demektir. Endişelenme, açıkça konuşalım”

Mehmet eşine bakarken tanıyamadı onu. Bu kadar soğukkanlı, bu kadar kendinden emin olacağını düşünmemişti. Kadın gözyaşı dökecek sanıyordu.

„Kısacası, bir teklifim var”

„İlginç,” dedi Ayşe tabureye oturarak.

„Hesapladım Ev kredimiz var Aylık taksitleri sen ödeyemezsin, nafakayla bile”

„Boşanmayı artık tartışmayacak mıyız yani?” diye keskin bir tonla sordu Ayşe.

„Ne tartışacağız? Beni asla affetmeyeceğini biliyorum.”

„Tabii,” diye gülümsedi Ayşe. „Beni avucunun içi gibi biliyorsun ya”

„Şöyle yapalım,” diye devam etti Mehmet alttan alarak. „Sen kendi bir odalı evine geç, ben burada kalayım.”

„Ya çocuklar?”

„Ne olacak? Tabii ki seninle gidecekler.”

„Yani iki çocukla 18 metrekarede yaşayayım, sen de yeni aşkınla üç odalı evimizde rahat rahat otur, öyle mi?”

„Evet. Krediyi ödeyemezsin. Ben zaten hep ben ödedim,” diye kendinden emin açıkladı Mehmet.

„Anladım,” dedi Ayşe ayağa kalkarak. „Biraz düşüneyim.”

Balkona çıktı.

„Hadi düşün bakalım,” diye alaycı bir gülüşle arkasından seslendi Mehmet.

Ayşe balkondayken Mehmet tabağına köfte, pilav koyup yemeye başladı.

Bitiremedi.

„Kabul ediyorum,” dedi Ayşe mutfağa dönerek. „Ama bir şartla.”

„Başka ne şartı?” diye küçümseyerek güldü Mehmet.

„Sen bu evde yeni aşkınla ve oğlumuzla kalacaksın. Ben kızımla taşınacağım.”

„Ne?!” Mehmetin yüzü dondu. „Çocukları ayırmak mı istiyorsun?!”

„Evet. Nesi var bunda?” dedi sakince Ayşe. „İkimizin de çocukları, sorumluluk eşit. İstediğin oğlun seninle kalsın. Kızım benimle. Adil olan bu.”

„Sen aklını mı yitirdin? Çocuklar eşya mı?”

„Tabii değil. O yüzden ben ömür boyu onlarla uğraşayım, sen rahatını bozma, öyle mi? Hayır. Artık bö

Idź do oryginalnego materiału