Seksen Yaşında Evlendim: Bir Aşk Hikayesi

newskey24.com 1 tydzień temu

Seksen yaşında evlendim.
Torunum Alara beni evden attığında, seksen yaşında yeniden evlenmemi hazmedememişti. O an anladım ki böyle bir hakarete daha fazla katlanamazdım. Yeni eşim Hüseyinle birlikte, ona asla unutamayacağı bir ders vermek için cesur bir plan yaptık. Bu çatışma, ailemizi sonsuza dek değiştirdi.

Bu hikâyeyi anlatacağım hiç aklıma gelmezdi, ama işte buradayım. Adım Sevgi, bu bahar seksen yaşıma bastım. Alaranın evinde, küçük ama sıcacık bir odada yaşardım. Burası benim sığınağımdı: duvarlar fotoğraflarla, eski kitaplarla ve hayatımdan kalan anılarla doluydu.

„Günaydın, anneanne,” diye seslendi Alara bir sabah, kapıyı çalmadan hızla içeri dalarak.

„Günaydın, güzelim,” dedim, yatağı toplarken. „Nereye böyle koşturuyorsun?”

„Çocuklarla parka gidiyoruz. Bir şey lazım mı?”

„Hayır, her şey yolunda. Güzel vakit geçirin.”

Yalnız kaldığımda, sessizliğin tadını çıkardım. O an, onun için neler feda ettiğimi düşündüm: Anne babası trafik kazasında öldüğünde, Alara henüz on beş yaşındaydı. Okulu bitirebilmesi için kendi evimi satmış, onu kendi çocuğum gibi büyütmüştüm.

Sonra bir gün, Hüseyinle bir huzurevinde tanıştım. Karizmatikti, boynunda her zaman fotoğraf makinesiyle gezerdi. Onunla sohbetlerim, haftalık en sevdiğim anlara dönüştü. Yeniden gülümsemeyi, gençliğin hafifliğini bulmuştum.

Bir öğleden sonra, Alara evdeyken ona haber vermeye karar verdim. Mutfakta buluştuk, o sırada bir yemek kitabı karıştırıyordu.

„Alara, sana bir şey söylemem gerekiyor,” dedim, kalbim hızla çarparken.

Başını kaldırdı: „Söyle, anneanne.”

„Biriyle tanıştım. Adı Hüseyin… ve bana evlenme teklif etti.”

Donup kaldı: „Ne? Evlenmek mi? Ama… sen seksen yaşındasın! Hem o burada yaşayamaz.”

Şaşkınlıkla baktım: „Neden olmasın? Yer var burada.”

„Burası bizim evimiz. Mahremiyete ihtiyacımız var.”

Yalvarmalarım onu çözemedi. Ertesi sabah bavullarımı kapının önünde buldum.

„Alara, bu ne yaptığın?” diye sordum, gözlerim dolmuştu.

„Üzgünüm, anneanne, ama gitmen gerekiyor. Hüseyin seni misafir eder.”

Acı içimi delip geçti: Bunca fedakârlıktan sonra beni sokağa atıyordu. Öfkeyle Hüseyini aradım:

„Ne yapmış? Hazırlan, hemen geliyorum.”

„Kimseye yük olmayacağım,” diye fısıldadım.

„Yük değilsin, benim eşimsin. Nokta.”

Arkama bile bakmadan çıktım. Hüseyinin evinde sıcaklık, sevgi ve nezaket buldum. Düğün hazırlıklarına başladık, ama yaram kanamaya devam ediyordu.

„Ona bir ders vereceğiz,” dedi Hüseyin. „Saygı ne demek, anlamalı.”

Profesyonel bir fotoğrafçı olan Hüseyinin aklına bir fikir geldi: Alara fotoğrafçılığa tutkuluydu ve her yıl bir fotoğraf festivaline katılırdı. Ona gizlice özel bir davetiye gönderdi.

Önce biz, sessizce evlendik. Hüseyin muhteşem fotoğraflar çekti: Gel

Idź do oryginalnego materiału